Psikolojik Rahatsızlıklar

Kendine Zarar Verme Davranışı

Hepimizin hayatında zaman zaman sorunlar olur, bu sorunlar duygularımızı ve düşüncelerimizi olumsuz etkileyebilir. Burada önemli olan ise bu problemlere karşı davranışlarımızın nasıl olduğudur. Bazı insanlar yaşadıkları problemlerle daha kolay başa çıkabiliyorken bazıları sorun çözmek yerine o anki rahatlamayı düşünerek kendine veya çevresine zarar verebilmektedir.

Yoğun iş temposu, okul hayatı, aile ve arkadaş ilişkileri gibi birçok etmen yaşamımızda sorumluluklarımızı artırmaktadır. Bütün bunlar bizde stres, bıkkınlık, yorgunluk gibi durumlara sebep olabilmektedir. Bunlardan kaçış yolu ise maalesef bazı insanlar için ya intihar ya da “kendine zarar verme davranışı” olarak görülebilmektedir. Özellikle ergenlik dönemindeki gençlerin bu riskli davranışlara eğilimi diğer yaşam dönemlerindeki kişilere göre daha yüksektir.

İntihar ile kendine zarar verme davranışı farklı şeylerdir. İntiharda kişi “hayatını sonlandırmak” isterken; kendine zarar verme eğiliminde olan kişinin amacı “acıyı dindirmek ve yaşama devam etmek“tir. Burada ‘duygu durumu’ olarak acıyı dindirmek için fiziksel olarak acı çekmek yer almaktadır ki bu durum kişinin yaşamını/sağlığını olumsuz etkiler.

Kendine Zarar Verme Davranışı Nedir?

Kendine zarar verme davranışı, ölümcül olmayan ve sosyal olarak kabul edilmeyen bir eylem olmakla birlikte intihar amacı gütmeden, bireyin kendi vücudunda kasıtlı ve doğrudan doku hasarına neden olan bir davranış olarak ele alınmaktadır (1*). Kişinin hayatını tehdit etmemekle birlikte, kişide hem fiziksel hem de ruhsal bozukluklara neden olmaktadır. Klinik bir bozukluk olarak sınıflandırılmayan fakat sınır kişilik bozukluğunun belirtilerinden biri olarak kabul edilen “Kendine Zarar Verme Davranışı” ergenler arasında zamanla artmakta ve uzun sürede intihar davranışlarına da sebep olmaktadır (Taliaferro ve ark., 2012).

Kendine zarar verme davranışı; duygu durum bozuklukları, anksiyete bozuklukları, madde kullanımı, yeme bozuklukları ve özellikle sınır kişilik bozukluğu ile birlikte görülebilmektedir (5*).

Kendine Zarar Verme Davranışları Nelerdir?

Kesme, yakma, kendini sert bir yere çarpma, kendine vurma, ciltteki yaraların iyileşmesine engel olma, tehlikeli maddeleri içme/yeme, saç kopartma, kendini ısırma, çimdikleme, cildi sert bir yere sürtme, kendine iğne vb. zararlı maddeler batırma, vücuduna harf kazıma vb. davranış örüntüleri kendine zarar verme kategorisinde yer almaktadır (1*). Müslüm Gürses konserlerindeki belli dinleyici gruplarının kendilerini jiletle kesmeleri sosyal ortamlarda görülebilen kendine zarar verme davranışlarına örnek gösterilebilir.

Madde kullanımı, hızlı araç kullanımı gibi riskli davranışlar, doğrudan doku hasarı oluşturmadığı için kendine zarar verme davranışları arasında yer almaz (Tuna, 2017). Ayrıca, kişinin vücuduna dövme yaptırması, piercing, kulak delme gibi estetik amaçlarla yapılan işlemler yine kendine zarar verme davranışı sayılmamaktadır.

Kendine Zarar Verme Davranışının Nedenleri

  1. Psikolojik ve Bilişsel Etkenler: Kendine zarar veren kişilerin bu davranışı ile çocukluk çağında yaşadığı travmalar arasında ilişki olduğu düşünülmektedir. Çocukluk döneminde fiziksel, cinsel, duygusal istismara uğrayan kişilerde kendine zarar verme davranışları daha sıktır (Fliege ve ark., 2009, Ballard ve Bosk 2010). Bireyin yaşadığı travma ile ilgili sahneler, durumlar, görüntüler yeniden yorumlanır. Örneğin, istismara uğrayan kişi “Bu istismarı durdurmak için bir şeyler yapmalıydım.” diyebilir. Ayrıca, birey “Tüm derslerden 100 almalıyım.” gibi mükemmeliyetçi bilişler de geliştirebilir. Ayrıca, gerçekçi olmayan kendini suçlayıcı düşünceler de risk faktörüdür.
  2. Çevresel Etkenler: Ailede zihinsel ve ruhsal hastalıklar olması, ailedeki şiddet, ailede madde kullanan bireylerin olması, aile üyelerinden birinin kendine zarar verme davranışı göstermesi veya intihar girişiminde bulunması, kişinin kendine zarar vermesine neden olabilmektedir (1*). Ayrıca, kişinin kayıp yaşaması, ilişkilerde çatışma içine girmesi de bu davranışa sebep olmaktadır.
  3. Biyolojik Etkenler: : Beyindeki serotonin seviyesinin azalması sonucu öfkeli, gergin olma durumu; endojen opioid sistemi bozukluğu, ağrı ve acıya karşı hissin duyarsızlaşması gibi etkenler kendine zarar vermeye neden olmaktadır.
  4. Davranışsal Etkenler: Hazırlık evresinde ise kendine zarar verme davranışının gerçekleşeceği yer seçimi, kullanılacak aletin edinilmesi ve mahremiyetin sağlanması gelir. Yaralanmayı takip eden eylemler; öz bakım sağlamak, araçları gizlemek/yok etmek ve diğerleriyle iletişim kurmak şeklindedir. Kendine zarar veren kişiler bu davranış sonrasında hemen uyuduklarını söylemiştir (1*).

Kendine zarar verme davranışının birçok işlevi bulunmaktadır. En önemlileri ise şunlardır:

⦁ Duygu düzenleme işlevine göre kendine zarar veren kişiler olumsuz duygu durumları yaşamakta ve kendine zarar verme davranışıyla birlikte bir rahatlama yaşamaktadırlar.
⦁ Kişi kendine zarar vererek intiharı önlemeye çalışmakta ve daha az yıkıcı bir eylemle rahatlama sağlamaktadır.
⦁ Kendine zarar veren kişi kötü hissettiğine dair bir işaret bırakmaktadır. Vücudunda çektiği acıyı hatırlatan bir falçata izi buna örnek verilebilir.
⦁ Kişi kendine zarar vererek yaşadığı olaylardan dolayı kendini cezalandırır.
⦁ Kendine zarar veren kişiler bazen hiçbir şey hissetmediklerini söylerler. Yaşadığı hissizlikten kurtulmak için ve gerçek hissetmek için ise fiziksel bir acı duymak isteyebilirler. Kendine zarar veren kişiler “Acı verici de olsa bir şey hissetmek”, “Uyuşukluk hissini durdurmak” gibi ifadeler kullanırlar.
⦁ Kişi kendine zarar vererek kendisi ile başkaları arasına bir sınır çizmek ister. “Kontrolün tamamı bende ve beni başka hiç kimse kontrol edemez.” mesajıyla kişi diğerleriyle kendisi arasına sınır koyar.
⦁ Kişi kendine zarar vermeyi sevgi kazanmak ve ilgi uyandırmak, otorite figürlerinden yakınlık görmek amacıyla da kullanabilir.
⦁ Kendine zarar veren kişilerin bazıları bu durumu heyecan yaratma veya coşku gibi duyguları hissetmek için kullanabilirler. Nedenlerini ise şöyle sıralamışlardır: “Kafayı güzel hissetmek için”, “Heyecan için”.
⦁ Kişi kendine zarar vererek başkalarının yardımına bel bağlamadığını göstermeye çalışarak özerk olduğunun mesajını verir.
⦁ Ergen okuldaki arkadaşlarına veya yaşıtlarına vüdudundaki yaraları gösterebilir. Eğer kendine zarar veren arkadaşlardan oluşan bir grupta ise bu şekilde gruba kabulü sağlanabilir.
⦁ Ergen bir şekilde ne kadar sağlam ve dayanıklı olduğunu kanıtlar.
⦁ Kişi yaşadığı strese kıyasla daha baş edilebilir bir acı yaratmış olur.

Kendine zarar verme davranışının başlama olasılığı, ergenlikte diğer dönemlere göre daha yüksektir. Ergenlikte bu davranışın görülme sıklığı %17.2 olarak bulunmuştur (Glenn & Klonsky, 2013).

Kendine Zarar Verme Davranışı Nasıl Önlenebilir?

Kendine zarar veren kişilere yaklaşımımız yargılayıcı veya suçlayıcı olmamalıdır. Onları dinlemeli ve yanında olduğumuzu hissettirmeliyiz. Ayrıca, ergenlerin yalnızca akademik başarı gibi dar bir çerçevede sıkışıp kalmamaları, enerjilerini yönlendirebilecekleri spor, müzik, tiyatro gibi alanlarda yer alabilmeleri sağlanmalıdır. Ergenlerin ailelerine ergenle nasıl iletişim kurulacağına dair bilgilendirme yapılmalıdır. Böylece aile içi çatışmaları en aza indirmek mümkün olabilir. Ayrıca, bilişsel davranışçı terapi olmak üzere, çözüm odaklı terapiler, duygu odaklı terapiler kendine zarar verme davranışı gösteren ergenler için kullanılabilmektedir. EMDR tedavisi de travmatik yaşantıların çözümlenmesini sağlayarak tedavide fayda sağlayabilir.


Yararlanılan Kaynaklar:

  1. Yaşam Dönemleri ve Uyum Sorunları, Çelik- Baştemur, Ocak 2020, Nobel Akademik Yayıncılık.
  2. https://www.psychologytoday.com/us/blog/how-be-yourself/201610/self-injury-4-reasons-people-cut-and-what-do
  3. Ergenlik, L. Steinberg, Mart 2013.
  4. https://www.dbe.com.tr/Yetiskinveaile/tr/psikoloji-konulari/kendine-zarar-verme/
  5. http://www.cappsy.org/archives/vol9/no2/cap_09_02_07.pdf
  6. Öne Çıkan Resim Gerd Altmann tarafından Pixabay‘a yüklendi

Okuduğunuz içerik sevgiyle oluşturulmuştur ❤️

Başa dön tuşu