Filmlerle Psikoloji

Film Analizi: Zindan Adası (Shutter Island)

Bizde yaşamış, sevmiş ve gülmüştük, bizi unutmayın.

Zindan Adası

Bu söz varoluşsal sorgulamanın açık izlerini bizlere sunmaktadır. İnsanın canlılığını algılaması, ölümle karşılaştığı durumlarda varoluşunu sürdürme isteğini beraberinde getirmektedir. Yazılan kitaplar, çıkarılan albümler, ufak bir resmin altına yazılmış bir not, binalara veya çocuklara koyulan ölmüş isimler belki de canlılığını devam ettirmek isteyen insanın çabasının belirtileridir.

Yönetmenliğini Martin Scorsese’n yaptığı başrollerinde Leonardo DiCaprio ve Mark Ruffalo’nun yer aldığı 2009 yapım Zindan Adası (Shutter Island) filmi, insanın varoluşunu hissetme arayışını anlatmaktadır.

Andrew Laeddis, benliğini affetmekte zorluk çekeceği bir suç işlediği için Edward Daniels adında yeni bir kimlik yaratmıştır. Eşinin (Dolores) çocuklarını öldürmesi durumuyla şok yaşayan ve ardından eşini öldürdüğü gerçeğini kabullenemeyen Andrew, yaşadığı travmatik durumu oluşturduğu yeni kimlik ile çözümlemeye çalışmaktadır.

Senaryo Analizi

Polislik mesleğinde geçirdiği sıradan bir günün ardından eve gelen Andrew, Dolores’i bahçede sallanırken görür. Dolores oldukça ıslak bir halde, bulanık bir zihin durumunda Andrew ile konuşur. Çocuklarını öldürdüğünün farkında değildir. Andrew çocuklarının cansız bedenini suyun yüzeyinde görünce şok geçirir ve eşini silahla öldürür. Bu travmatize olaylardan sonra hastanede tedavi gören Andrew’in zihni ve bedeni gerçeği kabullenmek istemez ve kendi gerçekliğini yaratır. Yaşadığı yoğun duygular olayları kendi bedeninin ve yaşamının bir parçası olarak görmemesine ve gerçekliği yeniden düzenlemesine sebep olur. Bu yüzden, askerlik geçmişi de olan Andrew, adli polis rolüyle akıl hastanesinden firar eden bir hastayı aramakla görevlendirildiği bir dünya yaratır. Firar eden Rachel Solanda adındaki hasta 3 çocuğunu öldürmüştür. Andrew’in yarattığı yeni gerçeklikte eşinin, çocuklarının ölmesine sebep olduğu düşüncesi reddedilmekte ve yaşadığı durumdan uzaklaştırmaktadır. Gördüğü rüyalar ve halüsinasyonlar ise travmayı parça parça tekrar yaşamasına sebep olmaktadır (1*).

Askerlik döneminde çok fazla insanın ölümüne sebep olmasından dolayı yaşadığı travmanın aşılamaması ve daha sonra eşi ve çocuklarını kaybetmesi ikincil travmaların oluşumuna sebep olmuştur. İkincil travma bireylerin yaşadıkları travmatik durumlardan ötürü kendilerini sorumlu tutmaları, suçluluk hissi, üzüntü, olayları değiştirme arzusu gibi ifadelerin sonucunda ortaya çıkmaktadır. Kişi henüz birinci travmanın etkilerini atlatamadan ikinci bir travmatik sürece maruz kalmaktadır (2*). Askerlik, gözaltı ve tutuklama sırasında işkence gören kişilerin travmatik stres ve depresif belirtilerinin incelendiği bir çalışmada, işkence sonrası bireylerin kimlik örgütlenmelerinde, özbakımlarında, aile ve arkadaş ilişkilerinde ve mesleki alanda sıkıntı yaşadıkları ve yoğun psikolojik sıkıntılar yaşabilecekleri bulunmuştur (3*). Adnrew gibi tetiğin ateşlenen tarafında bulunan insanlarda da çalışmada gözlemlenen bulguların olması şaşırtıcı niteliktedir. Yaşattığı durumu ‘savaş değildi bu bir katliamdı, evet yeterince insan öldürdüm’ sözleriyle açıklayan ve bu durumdan suçluluk duyan Andrew şiddetin insanın içinde olduğunu fakat varoluşsal sorgulamalarla ve insani değerlerle bu duygunun farklı ifade biçimlerinin olduğunu anlatmaktadır. Dr. Jeremiah’ın ‘şiddetle iç içe olan erkekler… Okul çağına girdikten sonra fiziksel çatışmadan uzak kalmadınız ve bunu hoşunuza gittiği için yapmadınız’ sözleride insan kaynaklı, şiddet ve terör (1*) gibi travmatik süreçlerin varoluşsal sancılarına parmak basar niteliktedir. Ayrıca Andrew’in ‘sizi kim yetiştirdi’ sorusuna ‘kurtlar’ yanıtını vermesi travmatik süreçler sonrası varoluşunu devam ettirmek için kullandığı bilinçaltına bastırma, inkar, çözülme, parçalanma gibi savunma mekanizmalarının açık bir göstergesi niteliğindedir. Bu travmatik süreçlerin ‘iyileşmesinin önündeki en büyük engel ise kişinin (Andrew) yaptığı şeyle yüzleşmeyi reddetmiş olması’ ve gerçeği kabullenememesidir. Çünkü eşinin kendisine sağlık durumunun kötü olduğunu anlattığını ( manik depresifti) fakat kendisinin bunu dikkate almadığını bu yüzden eşi ve çocuklarının ölümünden kendisini sorumlu tuttuğunu dile getirmektedir. Film boyunca yas süreci ile yüzleşmesi sağlanmak istenmiş fakat son sahnede travmatik deneyimin gerçekdışı dünyasının tekrar başa döndüğü gözlenmiştir.

Gerçeği ortaya çıkarmak istiyor musun? Onu bırakmak zorundasın.

Zindan Adası

Meraklısına Bilgiler

Travma kelimesinin Yunancada yara demek olduğunu biliyor muydunuz? Yaralar canavarlar yaratır ve siz yaralısınız.

Zindan Adası

Travma; insan kaynaklı, doğal afetler, şiddet, terör, ani ve olağandışı, günlük deneyimlerin dışında kalan bir durum sonucu oluşmaktadır (1*). Travmanın algılanma sürecinde önceki deneyimler, genetik, sosyal destek, travma öncesi bireyin kişiliği ve kişinin başa çıkma stratejileri (2*) etkin rol oynamakta ve travmanın yoğunluğunda çeşitliliğe neden olmaktadır. Ayrıca bir travmatik olay sonucu kişinin kendisini sorumlu tutması veya başkası tarafından suçlu damgası yemesi de ikincil travma sürecine neden olmakta ve psikolojik yükü arttırmaktadır. Bu yüzden kişi sistemin hazır olmadığı bir olaya tanıklık ettiği için hayatta kalma çabasına girmekte ve Dissosiyatif belirtiler gösterebilmektedir. Aşağıda Travma Sonrası Stres Bozukluğu ve Dissosiyatif belirtiler DSM-5 Tanı kriterlerine göre verilmektedir: (4*)

Örselenme Sonrası Gerginlik (Travma Sonrası Stres) Bozukluğu DSM-V Tanı Ölçütleri

Aşağıdaki tanı ölçütleri, yetişkinler, gençler ve altı yaşından büyük çocuklara uygulanmaktadır.

A. Aşağıdakilerden biriyle ya da bir çoğuyla, gerçek ya da korkutucu biçimde ölümle, yaralanmayla karşılaşmış ya da cinsel saldırıya uğramış olma:

  1. Direkt sarsıcı olaylar yaşama.
  2. Başkalarının yaşadığı sarsıcı olaylara tanıklık etme.
  3. Aile veya yakın arkadaşın başına gelen sarsıcı olaylara tanıklık etme veya ölümlerine şahit olma.
  4. Sarsıcı olaylarla yineleyici bir biçimde karşı karşıya kalma.

B. Sarsıcı olaylardan sonra başlayan, olaya ilişkin, istemdışı gelen aşağıdaki belirtilerden bir ya da bir çoğunun olması:

  1. Sarsıcı olaylara ilişkin intençdışı gelen sıkıntı veren anılar.
  2. Sarsıcı olaylara ilişkin yineleyici sıkıntı veren düşler.
  3. Kişinin sarsıcı olayları tekrar oluyormuş gibi hissettiği ya da davrandığı çözülme (dissosiyasyon) tepkileri.
  4. Sarsıcı olayları çağrıştıran uyaranlarla karşılaşınca yoğun ruhsal sıkıntı yaşama.
  5. Sarsıcı olayları çağrıştıran uyaranlara karşı fizyolojik tepkiler gösterme.

C. Aşağıdakilerden bir ya da her ikisinin birlikte olmasıyla belirli, sarsıcı olaylardan sonra ortaya çıkan, sarsıcı olaylara ilişkin uyaranlardan kaçınma:

  1. Sarsıcı olaylarla ilgili/ilişkili, sıkıntı veren anılar, duygular ya da düşüncelerden kaçınma ya da uzak durma çabaları.
  2. Sarsıcı olaylarla ilgili/ilişkili sıkıntı veren anılar, duygular ya da düşünceleri uyandıran hatırlatıcılardan kaçınma ya da uzak durma çabaları.

D. Aşağıdakilerden ikisinin ya da çoğunun olmasıyla belirli, sarsıcı olayların yaşanmasından sonra başlayan ya da kötüleşen, sarsıcı olaylara ilişkin bilişte veya duygudurumda olumsuz değişiklikler olması.

  1. Sarsıcı olayların önemli bir yönünü hatırlayamama.
  2. Kendisi, başkaları ya da dünya ile ilgili olarak, sürekli ve abartılı olumsuz inanışlar ya da beklentiler içinde olma.
  3. Sarsıcı olaylardan kendisini ya da başkalarını suçlama, çarpık bilişler.
  4. Sürekli olumsuz duygusal durumda olma.
  5. Etkinliklere karşı ilgide belirgin azalma.
  6. Başkalarından kopma ya da yabancılaşma.
  7. Sürekli olumlu duygular yaşayamama.

E. Aşağıdakilerden ikisi ya da çoğu ile belirli, sarsıcı olayların yaşanması ile başlayan ya da kötüleşen, sarsıcı olaylarla ilişkili, tepkilerde belirgin değişiklikler olması.

  1. Sözel ya da sözel olmayan kızgın davranışlar ve öfke patlamaları.
  2. Davranışlarının sonucunu düşünmeme ya da kendine zarar veren davranışlarda bulunma.
  3. Her an tetikte olma.
  4. Aşırı irkilme tepkileri.
  5. Odaklanma sorunu.
  6. Uyku problemi.

F. Bu bozukluğun süresi (B,C,D,E tanı kriterleri) 1 aydan daha uzundur.

G. Bu bozukluk işlevsellik alanlarında işlevsellikte belirgin düşmeye neden olur.

H. Bu bozukluk bir maddenin ya da başka bir sağlık durumunun fizyolojisiyle açıklanamaz.

Çözülme (Dissosiyatif) belirtiler:

Kişinin belirtileri TSSB ölçütlerini karşılamaktadır. Ayrıca kişi tetikleyici etkene tepki olarak aşağıdakilerden birinin belirtilerini sürekli ve yineleyici olarak yaşamaktadır:

  1. Kendine yabancılaşma (depersonalizasyon): Kişinin kendi bedeninden ve zihinsel süreçlerinden kopması.
  2. Gerçekdışılık (derealizasyon): Çevredekilerin gerçekdışı düşsel ve çarpık biçimde algılanmasıdır.

TSSB’nin Tedavi Seçenekleri

TSSB ve travmanın etkilerini anlamak, tanımlamak ve anlam kazandırmak gerekmektedir (1*). Kaçma ve kaçınma davranışlarının, çarpık bilişlerin, etiketlemelerin ve suçlamaların etkisini azaltmak için travmatik olayları tekrar deneyimletip yeniden yapılandırılması psikolojik bir tedavi seçeneği olabilmektedir. Travmatik süreçlerin oluşturduğu yoğun duygusal durumu rahatlatmak için nefes egzersizleri, meditasyon, yoga, bach çiçekleri, aromatik yağlar ve homaopatik yöntemler (1*) önerilmektedir. Ayrıca, travmanın fizyolojik ve biyolojik etkilerinin olma durumundan ötürü farmakolojik tedavilerde uygulanmaktadır. Psikolojik ve farmakolojik tedavilerin gerektiğinde bir arada uygulanması tedavinin etkililiğini arttırcı niteliktedir.


KAYNAKÇA:

  1. Herbert, C, (Understanding Your Reactions to Trauma-A Guide for Survivors of Trauma and Their Families), Çev. Azizlerli, N. ve Güneş, R. Psikonet  Yayınları, İstanbul 2019.
  2. Sungur, M. Z. (1999). İkincil travma ve sosyal destek. Klinik Psikiyatri2(2), 105-108.
  3. Olgun, N. N. (2009). 12 Eylül Askeri Darbesinden sonra 1980-1985 yılları arasında, gözaltı ve tutuklama sırasında işkence gören kişilerde travmatik stres ve depresif belirti sıklığı, kişilerin yaşam kalitelerinin ve işlevselliklerinin durumları (Master’s thesis, Kocaeli Universitesi, Saglik Bilimleri Enstitusu).
  4. Amerikan Psikiyatri Birliği, Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal Elkitabı, Beşinci Baskı (DSM-5), Tanı Ölçütleri Başvuru Elkitabı’ndan, çev. Köroğlu E. Hekimler Yayın Birliği, Ankara,2014.

Okuduğunuz içerik sevgiyle oluşturulmuştur ❤️

Başa dön tuşu