Kuramlar

Savunma Mekanizmaları

Klasik psikanalitiğin ele aldığı anne ve babaya duyulan nefret, eşe duyulan saldırganlık, ensest düşünceler, sarsıcı çocukluk anıları ve benzer konular bilinç düzeyine çıkamayacak kadar korkutucudur. Benlik bu malzemeleri bilinçaltına iterek kaygıyı azaltmaya çalışır. Birçok insan Freud’un nevrotik kaygı dediği, kabul edilemez bilinçaltı düşüncelerin bilinç engelini aşarak bilinçlilik düzeyinde ortaya çıktığı bir rahatsızlığı yaşar. Neyse ki, benliğin bu istenmeyen düşünce ve arzularla başa çıkabilme için kullandığı pek çok teknik vardır. Bu tekniklerin hepsine genel olarak savunma mekanizmaları denir. Bu mekanizmalar bireyin canını sıkan, inkâr etmek istediği ya da davranışını haklı gösterecek bir neden bulmaya iten olaylardan dolayı insanı psikolojik zedelenmeye itecek durumlara karşı korur. Diğer bir deyişle kişide rahatsızlık hissi uyandıran kızgınlık, üzüntü, suçluluk gibi duyguların kabul edilebilir hale getirilmesinde rol alır.

Gelin hayatımızın her anında yer alan bu mekanizmaları teker teker örnekleri ile birlikte ele alalım.

Bastırma

Savunma mekanizmalarının başında yer alan bastırma, tüm psişik savunmaların temel taşıdır. Kişi tarafından uygun bulunmayan, kişiye sıkıntı veren istek, dürtü, duygu ve düşüncelerin bilince çıkmasının engellenmesidir. Diğer bir deyişle; benliğin, tehdit edici malzemeleri bilinç dışında tutma ve bilince ulaşmasına izin vermeme çabasıdır ve bilinç dışı olarak gerçekleşir.

Örneğin; dişçiden korkan birinin dişçi ile olan randevusunu unutması.

Yüceltme

Diğer bir savunma mekanizması olan yüceltmede ise ilkel nitelikteki, toplumca onaylanmayan eğilim ve istekler doğal amaçlarından çevrilerek, toplumca beğenilen etkinliklere dönüştürülür. Bu en sağlıklı mekanizma olarak görülür. Aynı zamanda yüceltme üretkendir çünkü alt benliğin saldırganlığını dışa vurmasına izin verilir, böylece benlik de bu dürtüleri geride tutmaya çalışarak enerjisini harcamaz.

Birkaç örnekle açıklayacak olursak; saldırganlıktan hoşlanan birisinin gidip asker, polis olması veya çocuk sahibi olamayan bir kimsenin kreşlerde gönüllü olarak çalışması söylenebilir.

Yön Değiştirme

Gerçek hedefine yöneltildiğinde benlikçe kabul edilemeyen, kaygı yaratan duygu ve davranışların asıl hedefinden daha az kaygı yaratacak farklı bir hedefe yöneltilmesidir. Yani kişinin, öfkesini ve tepkisini olayın gerçek sebebi olan kişiye değil de gücünün yettiği başka hedeflere yöneltmesidir.

Örnek olarak; patronuna öfkelenen bir erkeğin, patronuna kızmak yerine eve gelip karısına, çocuklarına, köpeğine bağırması verilebilir.

İnkar

Kişi tehlikeyle baş edemez ya da ondan kaçınmazsa, kullanılabilecek tek yol bu tehlikeyi yok saymaktır. İnkâr ettiğimizde bazı gerçeklerin varlığını reddederiz. Bastırmadan farklı olarak, yaptığımız şey anımsamamak değil kanıtlar tam tersini söylese de bir şeyin doğru olmadığında ısrar etmektir. Bu mekanizmaya savunmanın aşırı hali de denebilir.

Örneğin, karısını çok seven bir adam ölümünden sonra bile karısının yaşadığını iddia edebilir, onun için masada yer ayırabilir ve arkadaşlarına, karısının bir akrabasına ziyarete gittiğini söyleyebilir. Bir dul erkek için bu oyunu sürdürmek, karısının öldüğünü kabul etmekten daha kolaydır.

Karşıt Tepki Geliştirme

Bireyde bazen suçluluk duygusu yaratan tehlikeli isteklerin yoğun olması, bunları baskı altında tutmasını güçleştirmektedir. Bu durumda bireyin bu isteklerinin tam tersi davranışları yaparak benliğini korumaya çalışması karşıt tepki geliştirme olarak açıklanmaktadır.

Örneğin, kardeşini kıskanan birinin dışarda onun koruyucusu gibi davranması.

Mantığa Bürüme

Mantığa bürüme, bireyin özellikle kendi kişisel yetersizliklerinden dolayı gerçekleştiremediği istekleri karşısında başarısızlıklarına mazeret göstermesi durumudur. Bu durumda çoğunlukla akla uygun ancak tamamen doğru olmayan nedenler öne sürülür.

Mantığa bürünme en çok başvurulan savunma mekanizmalarından biridir. Çünkü engellenmeler bireyin benliğini ve kişisel değer duygusunu zedelemektedir. Bu durumda birey, tamamen doğru olmayan ancak mantığa uygun nedenlerle kendini savunmaya çalışmaktadır.

Örneğin, kırmızı ışıkta geçen şoför “yol boştu” veya “herkes geçti” gibi mazeretler göstererek, kendi davranışını makul göstermeye çalışabilir.

Yansıtma

Kabul edilemeyen bir arzunun dışsallaştırılmasıdır. Kişide var olan istenmeyen durum başka insanlara yansıtarak aslında bu düşünceye sahip olanın biz olduğumuz algısından kendimizi kurtarırız.

Örneğin, yaşadığı mahalledeki herkesin eşini aldattığını düşünen bir kadın, aslında yan dairede oturan evli bir adama karşı cinsel istek duyuyor olabilir.

Ödünleme (Telafi)

Kişinin kendisindeki eksiklikten dolayı veya bir alandaki başarısızlığından dolayı hissettiği eksikliği veya ezikliği başka bir alanda başarılı olma çabasıyla telafiye çalışmasıdır.

Örneğin, görünüşte çelimsiz olan bir çocuk okulda derslerinde olağanüstü bir çaba sarf ederek kendini göstermeye çalışabilir.

Yapma-Bozma

Ana-babanın ve daha sonraları toplumun özleştirilen değerleri kişiye uygunsuz gelen davranışlardan ötürü kendisini suçlama, yargılama ve cezalandırma sorumluluğunu yükler. Yapma-bozma mekanizması kişinin kendisi ve çevresi tarafından onaylanmayacak düşünce veya davranıştan vazgeçmesi ve eğer böyle bir söz ya da eylem dışa vurulmuşsa, ortaya çıkan durumu onarması ile belirlenir. Bu mekanizma suçluluk duygularına karşı geliştirilir. Günlük yaşamda çok sık kullanılır.

Örneğin, hatalı davranışlarımız için dilediğimiz özürler, günahlarımıza karşı verdiğimiz sadakalar bu mekanizmanın ürünleridir.

Özdeşleşme

Çeşitli engellenmeler, başarısızlıklar karşısında birey, kimi zaman herhangi bir alanda başarılı kişi veya kişilerle kendini aynı görme, kendisini onlara yakın hissetmekle kısmen doyum sağlayabilmektedir.

Örneğin, bir çocuğun arkadaşları ile yaptıkları futbol maçında, bir takım arkadaşının kendisinden daha çok gol atması durumunda “Benim ağabeyim olsaydı yüz gol atardı” demesini gösterebiliriz. Çocuk böylece çok yetenekli olduğunu söylediği ağabeyi ile kendisini bir saymakta ve kişisel değer duygusunu arttırma çabasına girmektedir.

Gerileme (Regresyon)

Bireyin temel istek ve ihtiyaçlarının karşılanamamasından kaynaklanan doyumsuzluk ve kaygı durumlarında, olması gereken olgunluk düzeyinden daha basit bir olgunluk düzeyine inme gerileme mekanizması olarak kabul edilmektedir.

Örneğin, yetişkin bireyler de zaman zaman sıkıntı veren durumlarda kızarıp, kekelemekte ve kendi yaş düzeyinin altında bir genç hatta bir çocuk gibi davranabilmektedirler. Bir genç kız, sekiz yaşındaki bir çocuk gibi bağırıp, çağırabilmekte ve sekiz yaşındaki bir çocuk bebek gibi ağlayıp altını ıslatabilmektedir.

Polyannacılık (Tatlı Limon)

Mantığa bürünmenin değişik bir biçimi olan bu uyum mekanizması her başarısızlıkta ve düş kırıklığında iyi bir yön görmeye çalışmak şeklinde tanımlanabilir.

Örneğin, yolda çantasını çaldıran bir kadının “Bu bana çok iyi bir ders oldu. Bundan sonra daha dikkatli olmayı öğrenirim.” demesi, çocuğu ciddi bir üst solunum yolu enfeksiyonu kapmış olan bir annenin “Yine de şanslıymışız ki daha kötü bir hastalık çıkmadı.” demesi de tatlı limon (polyanna) davranışına örnek olarak verilebilir.

 


Kaynakça:

  1. http://ankarapsikolojimerkezi.com/ego-savunma-mekanizmalari-nelerdir/
  2. http://www.megep.meb.gov.tr/mte_program_modul/moduller_pdf/Savunma%20Mekanizmalar%C4%B1.pdf
  3. https://www.rehabilitasyon.com/makale/SAVUNMA_MEKANIZMALAR-2_CJ0oCW_54
  4. Akkoyun, F. (Ed. ). (2016).Psikolojik danışma ve psikoterapi kuramları. Ankara: Nobel
  5. Burger, J. (2006).Kişilik. İnan Deniz Erguvan Sarıoğlu(Çev.). Kaknüs

Linklerin Erişim Tarihleri: 24.06.2018


 

 

Okuduğunuz içerik sevgiyle oluşturulmuştur ❤️

Bir Yorum

  1. FURKAN ÇELİK dedi ki:

    Çok faydalı bir yazı olmuş TEŞEKKÜRLER.

Başa dön tuşu