Psikolojik Rahatsızlıklar

Sadist Kişilik Bozukluğu: Acıdan Haz Alanlar

Genel Olarak

Sadizm dendiğinde çoğumuzun aklına ya saldırgan bir psikopat ya da acının cinsel haz amacıyla kullanılması gelir. Oysa sadist davranışla sadist kişilik birbirinden farklıdır. Her ne kadar psikopatlar saldırganlığı, düşmancıl tavırları bir araç olarak kullansa, hatta bu uğurda işi cinayet noktasına dek vardırabilse de, birinin davranışına sadistçe diyebilmemiz için onun diğer insanların acı çektiği bilgisinden haz alması gerekir. Ne zaman ki karşı tarafa psikolojik veya fiziksel açıdan acı çektirmek hayatın temel ilkesi haline gelir, o zaman kişinin sadist bir kişiliği olur (3*). Mesela hırsızlık yaparken birine saldırmak başkadır, birine sebepsizce işkence etmek başka. Dolayısıyla bu kavramı tanımlarken asıl olan niyettir.

Normallikten Anormalliğe Doğru

Başkalarının acısından beslenen vampirler olan sadistlerle gündelik hayatta nadiren karşılaşırız. Buna rağmen sadistçe özellikler ve davranışlar yaygındır. Mesela alay etme zararsız bir eğlence anlayışı gibi görülebilir ama aslında çoğu zaman utandırma, mahcup etme, yerme amacı taşır. Sadistçe özelliklerin normal yelpaze içinde çeşitlilik gösterdiği gözlemlenmiştir. Örneğin Millon (1994) yönlendirme, göz korkutma, itaat ve saygı uyandırma gücüne sahip olmayı seven kontrolcü tarzdan bahsederler. Katı, duygusuz bir tavra sahip bu kişiler görev dağıtma ve astlarını çalıştırma becerileri nedeniyle etkili liderler olurlar. Ayrıca çevrelerindeki insanlara nasıl yaşayacaklarını dikte etmekten, onların hayatlarını manipüle etmekten tatmin duyarlar (1*).

Zulmün duygusaldan çok fiziksel istismar biçiminde ifade bulduğu durumlarda çoğu sadist kişi eylemlerini mantık çerçevesine oturtmayı ve böylelikle üste çıkmayı başarır. Diğer insanlar onların fevri ve inatçı olduğunu düşünse de örneğin sadistler kendilerini enerjik, girişken ve gerçekçi addedebilirler. Başkalarının duygusuzluk dediği onlar için rekabetçilik ve sulu göz olmamaktır, zira nezaketi zayıflık sayarlar. Patolojik özelliklerini normalleştirerek güçlü, muktedir, dobra olduklarına dair algılarını pekiştirmiş olurlar (1*).

Vaka Örneği

Can, icra dairesinde orta kademeli bir yöneticiydi. İşinde başarılıydı, çalışmayı seviyordu. Buraya olumsuz bir değerlendirme raporu sebebiyle gelmişti. Can müdürünün kasten böyle bir rapor uydurduğunu, böylelikle yükselmesine engel olmaya çalıştığını düşünüyordu; keza bunu başarabileceğinden de şüphesi yoktu. Rapora göre Can astlarına çok yükleniyor, onları alenen hizaya çekiyor ve bunu sırf onları küçük düşürmek için yapıyordu.

Büyük bir coşkuyla Can kendisinin adil bir yönetici olduğunu söylemişti. Ama sorumluluk onda olduğu müddetçe kimsenin işten kaytaramayacağının da altını çizmişti. Herkesin tüm gün eksiksiz çalışmasını; kimsenin gevezelik etmemesini, mola vermemesini, havadan sudan konuşmamasını, geç gelmemesini, kendisine verilen işi yapamadığı için bahaneler üretmemesini bekliyordu. ”Sorunlu çalışanlara ekibimde yer yoktur. Çalışana kadar onlara baskı yaparım. Eğer kendileri istifa edecek kadar makul değillerse de onları kovmak için sebep bulurum!” diyordu sırıtarak. ”Bu iş her yiğidin harcı değil” derken adeta yüzü aydınlanıyordu, ”ama benim için sanki biçilmiş kaftan. İnsanlara iş yaptırmayı da çok seviyorum fakat beni en çok mutlu eden, borç tahsil etmek. Benim kadar borç tahsil edebilen kimse yok.” Bu iş ağırlıklı olarak telefon üzerinden yapılsa da verdiği emeğe gereken saygıyı göstermediğine inandığı bazı müşterilere ”bizzat ziyaret ettiğini” görüşme sırasında itiraf etmişti.

Can’ın ailesiyle mesafeli bir ilişkisi vardı. Hiç evlenmemişti ama ”hizmet sunduğu” çok sayıda kız arkadaşı olmasıyla böbürleniyordu. Hayatının merkezinde işi vardı; burada manipülatif saldırganlığı onaylanmakla kalmıyor, ödüllendiriliyordu da. Can kendini ”kanun görevlisi” olarak görüyor ve bu egoist yorumu nedeniyle kendini bir şekilde üstün bir yere konumlandırıyor, bundan güç alıyordu. Can’ın anlatmaktan özellikle keyif aldığı bir vakada borçlunun gözü o kadar korkmuştu ki kadın ülkenin öbür ucuna kaçmıştı. ”Bazen onlara haciz koyup evlerini alabileceğimizi söylüyorum, halbuki böyle bir şey yok” diye böbürlenmişti. ”Sonra onları tekrar tekrar arayıp, evlerini kaybetmelerine kaç gün kaldığını söylüyorum.” Bu yaptığında bir sorun görmüyordu (1*).

Sadist Kişiliğin Türleri

  • Parlayan Sadist: Aniden ortaya çıkan ve çoğu zaman güvenli bir hedef olarak aile bireylerine yönelen kontrolsüz öfke patlamalarıyla ayrı bir yere otururlar. Parlayan sadistler olan bitenle gayet güzel baş ediyormuş gibi dururken birden, artık her nasılsa görünmez bir eşik aşılır ve anlık tepkiler vermeye başlarlar; incitici bir başkaldırı moduna geçer ve bazen de fiziksel şiddete başvururlar (1*).
  • Acımasız Sadist: En korkutucu ve zalim olanlarıdır. Bazıları fiziksel saldırılarda bulunur, bazılarıysa kurbanlarını süreli eleştirerek, dayatmacı bir öfkeyle, adice ve acımasızca azarlayarak yıldırır. İnsanlara acı çektirmek, yol açtıkları acının sonuçlarını gözlemlemek, kendi eylemleri üzerinde düşünmek onlara başka hiçbir kişiliğe vermediği kadar büyük haz verir. Dehşet yaratmak, göz korkutmak için maksatlı şiddete başvurulabilir.
  • Dayatmacı Sadist: Toplumun sadist süperegosudur; ceza yetkisini bir kere aldı mı kimse onu durduramaz. Askerdeki çavuşlar, bazı polisler, üniversite dekanları ve sert hakimler insanlar üzerinde söz sahibi olduklarına, onları cezalandırma hakkı taşıdıklarına inanırlar. Dayatmacı sadist; sadist ve kompulsif kişiliklerin bileşiminden oluşur.
  • Omurgasız Sadist: Çekingen ve sadist kişiliklerin karışımıdır; iç dünyaları saldırgan ve güçlü düşmanlarla doludur. Omurgasız sadistlerin saldırgan düşmancıllığı aslında kendi korkularını yenme, bir yandan da herkese kimseden çekinmedikleri mesajı verme amacı taşır (1*).

Sadist Kişilik Bozukluğuna Farklı Bakış Açıları

  • Kişiler Arası Yaklaşım: Bu açıdan sadistler sık sık başkalarının haklarını ihlal eder, insanları aşağılayıp azarlar, genel olarak insanları kontrol etmeye çalışırlar (1*).
  • Psikodinamik Yaklaşım: Freud thanatos (ölüm) dürtüsünü kurumsallaştırdığında sadizm de kolaylıkla açıklanabilir hale geldi. Sonraki analistler psikoseksüel modeli genişletip her evreye saldırgan bir sadizm biçimi yerleştirdiler.
  • Bilişsel Yaklaşım: Çevrelerindekilerin hassasiyet ve kırılganlıklarını göz ardı etseler dahi aslında onların psikolojik durumlarına son derece duyarlıdırlar. Bu farkındalıklarını insanları olabildiğince etkin ve zalim biçimde sömürmek için kullanırlar.
  • Biyolojik Yaklaşım: Sadistin antisosyal ve paranoid kişiliklerle saldırgan enerjinin düşük faaliyeti ve düşmancıl mizaç gibi ortak noktalarının olması kuvvetle muhtemeldir (1*) .
  • Evrimsel Yaklaşım: Bu yaklaşımla bakıldığındaysa sadistler de tıpkı mazoşistler gibi parçalarının toplamından fazlasıdır; dolayısıyla hiçbir bakış açısı diğerlerinden üstün değildir.

Belirtileri

DSM-III-R Tanı Kriterleri

Erken erişkinlik çağında başlar; zalim, insafsız, merhametsiz, aşağılayıcı ve agresif bir davranış örüntüsü belirgindir. Aşağıdakilerden en az dördü mevcuttur (2*):

  • Zalimliğe ya da şiddete (kişisel ilişkilerle ilgisiz bir amaç uğruna, örneğin birini soymak için saldırmakta olduğu gibi değil) ilişkide üstünlük sağlamak amacıyla başvurur.
  • Başkalarının yanında insanları küçük düşürür veya aşağılar.
  • Kendi denetimi altındaki birisine (örneğin bir çocuğa, öğrenciye, tutukluya ya da hastaya) olağan dışı biçimde ters ve kaba davranır.
  • Hayvanlar da dahil başkalarının psikolojik veya fiziksel olarak ıstırap çekmesi onu eğlendirir, bundan zevk alır.
  • Yalana (sadece bir amaca ulaşmak için değil) başkalarına zarar vermek ya da acı çektirmek amacıyla başvurur.
  • İnsanları korkutarak (gözdağı vererek, hatta zora başvurarak) istediklerini yaptırır.
  • Yakın ilişki içinde olduğu insanların özerkliklerini kısıtlar; örneğin eşinin evden tek başına çıkmasına veya ergen kızının sosyal faaliyetlere katılmasına izin vermez.
  • Şiddet, silahlar, savaş sanatları, yaralanmalar veya işkence onu büyüler.

Ayırıcı ve Eşlik Eden Tanılar

Sadist kişiliğin pek çok kişilik bozukluğuyla ortak başlıca özellikleri vardır. Çoğu zaman aleni bir düşmancıllığa varan güçlü kırgınlık ve öfke, negativist ve sadist kişiliklerin ortak özellikleridir. Geçmişte kendilerine karşı yapılan hataları asla unutmazlar. Ayrıca negativistler çoğu zaman diğer insanları hüsrana uğratma ve engelleme tarzları nedeniyle gizli bir sadizm sergilerler (1*).

Sadist ve antisosyal kişilikler başkalarının haklarına karşı kayıtsız ve saldırganlığı çoğu zaman (farklı gerekçelerle de olsa) bir araç olarak kullanırlar. Sadist, saldırganlığı itaat teminatı olarak kullanır ve diğer insanların kendisinden çekinmesinden, acı çekmesinin sorumlusunun o olduğunun fark etmesinden endişe eder. Oysa antisosyaller her ne kadar açgözlü ve doyumsuz olabilseler de nihayetinde onlara asıl keyif veren, almaktır.

Sadist kişilik başka bir dizi örüntüyle de ortak özelliklere sahiptir. Örneğin hem sadist hem de paranoid kişilikler sosyal çevrelerinde düşmancıl bir tavırla karşılaşmayı beklerler. Paranoidin dünya görüşü epey çarpık olmakla birlikte ikisi de özerklik ve gerçekliğe öncelik verir. Gelgelelim, sadistler daha ileri gidip karşı tarafı boyunduruk altına alma arzusu güderlerken, paranoidler çevrelerine duvarlar örerler (2*).

Narsisist ve sadist kişilikler genellikle her şeye güç yetirebilecekleri duygusuna sahiptirler ama gerekçeleri farklıdır. Narsisistler de bu duygu yetenekleri ve dehalarından ötürüdür. Diğer insanları dışarıdan bakanların sadistçe bulduğu bir biçimde sömürürler. Halbuki sadistlerin diğer insanları kontrol altına almalarının nedeni hem kendilerine hem de başkalarına mutlak kudretli olduklarını mesajını vermektir (1*) .

Sonuç

Sadistler saldırganlığı insanın temel güdüsü olarak gördüklerinden ve bu nedenle her daim herkesten düşmanca saldırılar gelmesini beklediklerinden, özgüvenlerine ve koşullara göre ara sıra gidip gelmekle beraber klinik açıdan belirgin paranoid korkular yaşayabilirler. Mesela Can, hakkında yapılan olumsuz değerlendirmenin müdürü işinden etmesin diye kurgulandığına inanır.

Sadist kişiliklerin saldırgan davranışlarının altında çaresizlik, depresyon, terk edilmişlik gibi duygular gizlidir. Sadece ilaç kullanımı çok zordur, uzun yıllar gereken psikoterapi seansları gerekebilir (4*).

Son olarak, sosyal açıdan geri çekilmeye zorlanan, gücü ve otoritesi birden alaşağı edilen sadistlerde bazen sanrısal düşünceler ortaya çıkabilir, bu düşüncelerde paranoid temalar veya zulmedilme korkusu ön planda olabilir.


Kaynaklar

  1. Millon, T., Grossman, S., Millon C., Meager, S. ve Ramnath, R. (2019), Modern Yaşamda Kişilik Bozuklukları, John Willey&Sons, Inc., İstanbul, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
  2. Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders-III-R (1987), American Psychiatric Association
  3. http://libidodergisi.com/sadistik-kisilik-bozuklugu/
  4. https://www.psikolojik.gen.tr/sadist.html
  5. Resim Gerd Altmann tarafından Pixabay‘a yüklendi

Okuduğunuz içerik sevgiyle oluşturulmuştur ❤️

Başa dön tuşu