DenemelerÖneriler

Kız Çocuğu!

Kardeşiyle konuşması sırasında fark etti ki kız çocuğu, tıpkı yaşadığı ülke gibi arada kalmışlığın ta kendisiydi. O an ait olma duygusunun verdiği his ile büzüşmüş kalbi ağrı yaptı göğsünde. Anadolu’nun zengin kültürü içinde büyümüş olan bu kız çocuğu, daha doğuda veya batıda doğmuş olsa nasıl bir hayata sahip olacağını tasvir ettiği sırada şimdiden çok da farklı olmayacağını anlamış ve bir an içini hem sükunet hem de anlamlandıramadığı bir rahatsızlık kaplamıştı. Kendisi evlenme çağında –ailesi ve çevresindeki insanlara göre- olan bu kız hiç de kendisi için böyle düşünmüyordu. Oysa ailesinde kendi yaşında yuvasını kurmuş, çocuk sahibi olmuş ve kocasına hali hazırda hizmet etmekte olan bir sürü kız çocukları daha vardı bile çoktan. Hallerinden memnun olan ve olması gerekenin bu olduğuna ikna edilmiş kız çocukları, kadınlar, erkekler hepsi hala hayatını kurmakta olan bizim kız çocuğuna hem eleştirel hem nasihat edercesine sözlerle evliliği duyurmaya çalışıyorlardı.

Bizim kız çocuğu hala o dik başlı hallerinden sıyrılamamış ve sıyrılmaya da pek niyeti olmaksızın kendi hayatını kurmanın ve kimseye muhtaç olmamanın hayali ile çırpınıp duruyordu. Kime ne faydası vardı ki bunun, çırpındıkça ne yapabiliyordu sanki? Ama içten içe hep biliyordu ki o günler yakındı. Hayatın ne kadar ince bir çizgide olduğunu daha demin kardeşiyle konuşurken anlamamış mıydı sanki? Geçmişe gitmişti ve hatırlamıştı on beş yaşında evlenen diğer kız çocuğunu. Mutluydu yuva kuracaktı ne de olsa. Şöyle demişti bizimkine oğlanla görüşmesinden sonra heyecan ve biraz da korkuyla:

Odaya geldi görüştük. Utançtan tam kafamı kaldırıp bakamadım ama sen çıkarken görmüşsündür herhalde. Nasıldı, bana yakışır değil mi? Aman neden yakışmasın ki. O okumuş, devletin koskoca memuru olmuş yani polis olmuş. İyi de maaş alıyormuş beni de rahat ettirir. Benim bir gelirim yok nasıl olsa. Hem bu iki karılı evden de kurtulmuş olurum, ne derdi bitiyor ne kavgası. Her gelen bir şey istiyor. Temizliği bitmiyor. Hem sadece kendi evimi temizler kendi kocamı memnun ederim. Belki o benden çok memnun olur belli mi olur? Ben beğendim bu adamı!

Bizimki içinde bir yabancılıkla o güne, bu sözleri duyduğu ana gitti ve beraber büyüdüğü kardeş yarısını merhamet duygusu ile anımsadı. Keşke “yapma, evlenme, daha çok küçük bir kız çocuğusun. Hem bizim oynamalarımız bitmedi ki” deseydi. Yoksa iyi ettin tabi evde boş boş otur ne yapacaksın? Adam iyiye benziyor zaten. Birini istesen de öyle iyi tanıyamazsın mı deseydi? O böyle mutlu olacağına inanıyorsa olsundu o zaman…

İnsan niçin yaşadığını bilmezse, günü gününe yaşamakla kalıyor; günün geçmesini, gecenin gelmesini beklemekten başka zevki olmuyor.

Ivan Gonçarov

Kader mi, Tercih mi?

Bu yazıyı okuduğunuzda ne düşündünüz, nasıl hissettiniz? Kader mi, tercih mi? Yoksa öğrenilmiş çaresizlik mi? Baskı mı, yoksa özgürlük mü? Yoksa üzüntü müydü içinizi kaplayan duygu? Bir tutam vazgeçiş veya kabulleniş olabilir mi? Öfke, öfkeye ne demeli? Belki de bir avuç umuttur. Siz de bir şeyler söyleme ihtiyacı duydunuz mu mesela? Tüm bunlar neler söylüyor benliğinize dersiniz?

Duygularımız bir şeyler anlatmak istiyor bize. Dinlemeliyiz onları, kulak vermeliyiz. Ne söylemek istiyor olabilirler, anlamaya çalışmak lazım. Bazen biri bir şey anlatır ve bende aynı şeyi hissediyorum, düşünüyorum diye geçiririz içimizden. Özdeşleşiriz yani o kişiyle, anlatılan hikaye ile, o hikayedeki başka biriyle belki. Bu liste uzar da gider böyle. İşte tıpkı bunun gibi, bu kız çocuğunun kısa iç yolculuğunu okurken bulmuşuzdur kendimizden bazı parçaları. Mutlaka hissetmişizdir bazı duyguları. Normal olan da bu değil midir zaten? Narin, kırılgan, acı dolu, umutları kırılmış insan. Neşeli, mutlu, pozitif ve umutlu insan. Şimdi geriye sadece neden böyle hissettim, duygularım bana ne söylüyor olabilir diye düşünmek kalıyor belki de…


Klinik Psikolog Hatice Merve Misafir Detaylı Bilgi ve Terapi Hizmeti: https://haticemervemisafir.com/


Okuduğunuz içerik sevgiyle oluşturulmuştur ❤️

Başa dön tuşu