AnalizÖneriler

Kırmızı Pazartesi

Kırmızı Pazartesi, yazar Gabriel Garcia Marquez’in diğer romanlarında da rastlanıldığı gibi büyülü gerçeklik anlayışıyla yazılmıştır. Büyülü gerçeklik düşsel işlevin edebiyattaki yansımasıdır ve sosyal antropoloji, felsefe, psikoloji gibi insana ve topluma dair bilimlerden beslenmektedir. Gerçek ve fantastik olanın yan yana gelip ortak bir kurgu ortaya sunduğu edebiyat anlayışıdır.

Bir önceki kitap analizimiz de Jung’dan bahsetmişken bu kez de Freud’dan bahsedeceğiz. Freud’a göre yaratıcılık bilinç dışından sızan uyarımlar bütünüdür. Sanatçıyı ise nevrozlu bir kişilik yapısında, bilinçdışı arzuları ve dürtüleri yoğun biri olarak görür. Nevrozlu kişiliğe baktığımızda Engin Geçtan’ının da dediği gibi aslında insanların nevrotik olanlar veya olmayanlar gibi gruplara ayrılmadığını belirtmemiz gerekir. Herkeste nevrotik eğilimler bulunabilir. Bunun hakkında daha detaylı bilgi almak istiyorsanız “İnsan Olmak” kitabını okumanızı tavsiye ederiz.

Bilinç dışı, bilinçle somutluk kazanır. Bilinç var olduğu sürece bilinç dışının varlığından söz edilebilir. Bilincin kıyılarına tutunarak ona yön vermeye çalışır. Sanat eseri de bu ikisinin arasındaki mücadeleyi bilinç dışı kazandığında ortaya çıkar.

Bu kitabımızı daha da anlamlı hale getirmek için “ırksal bilinçdışı” ve “kitle psikolojisi”’ni inceleyeceğiz.

Irksal bilinçdışı, bir ırkın psikolojik tarihidir. Aynı ırka ait bireyler aynı tarihi paylaşırlar ve tarihten hemen hemen aynı psikolojik izler toplarlar. Irksal bilinçdışı hem birey hem de kitle psikoloji üzerinde yadsınamayacak bir etkiye sahiptir. Örneğin kitabımızda ırksal bir bozukluğun örneğine rastlamaktayız. Irksal bilinçdışının güçlü etkileri psikosomatik rahatsızlıklarda ve ruhsal bozukluklarda da kendisini gösterebilmektedir.

Rootwork (Voodo) adıyla bilinen bu kültürel ruhsal bozukluk büyüye, sihre, sihirbazlığa ya da başka bir insanın kötü etkisine yükleyen birçok kültürel yorumu içerir. Belirtileri arasında anksiyete, bulantı, kusma, diyare, güçsüzlük, sersemlik, zehirlenme korkusu ve bazen öldürülme korkusu (Voodo ölümü) bulunabiliyor. ABD’nin güneyinde Afro-Amerikalı ve Avrupalı-Amerikalı toplumlarda, Karayipler’de, Latin toplumunda ise brujeria (cadılık) olarak bilinmektedir. Latin bir halkı konu alan kitabımızda da bu ruhsal bozukluğa ikizlerin Santiago’yu öldürme suçundan hapse girmelerinin sonrasında rastlıyoruz. Şiddetli diyareden yakınan ve anksiyeteye yakalanmış Pablo, bu belirtilerini Arapların kendisini zehirlemesine yorar.

Kitle psikolojisi, bir topluluğun ruhsal yakınlaşması, fikri boyutta benzerleşmesi sonucunda ortaya çıkan kitleyi yönlendiren psikolojik durumu ifade etmektedir.  Kısaca kitleyi oluşturan bireyler farklılıklarını yitirirler ve çoğunlukla daha önce hiç üzerinde fikir yürütemedikleri anlık olay ve durumların tesirine kapılırlar. Bu bilinç, bilinçdışının boyunduruğu altındadır ve kitleye, kitlenin bütün duygu, eylem ve düşüncelerine işler.

Kitaptan şu örnekle açıklayabiliriz bunu, ikizler Santiago’yu öldüreceklerini ilan etmelerine rağmen hiç kimse Santiago’yu uyarmaz çünkü bu kadar güçlü bir rakip karşısında ikizlerin onu öldüremeyeceklerini hayal eden kitle bu fikri bilinçdışında sorgulamaz, bilinçdışında en ufak bir kaygı uyanmaz en nihayetinde kitle tepkisiz kalmayı tercih eder. Yani bilinçdışında tepkisizliği yeğlemiştir (2*).

Bir sonraki konumuz ise bu kitabımızın aklımıza getirdiği seyirci etkisi olacaktır. Kitap hakkında yorumlarınızı bekliyoruz!


Kaynakça

  1. Saygın, M. Z., & İlhan Alp, S. Kültüre Özgü Ruhsal Bozukluklar.
  2. ÇAKIR, F., & GÜNDAY, R. Kırmızı Pazartesi” nin Büyülü Gerçekçilik Temelli Psikanalitik Eleştirisi. Uşak Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi10(1), 1-18.

Okuduğunuz içerik sevgiyle oluşturulmuştur ❤️

Başa dön tuşu