Denemeler

Hüzne Bakış

Bir insanın içinde dünyalar kadar hikaye, tonlarca söylenememiş söz, düğümlenmiş onlarca ilişki olabiliyorken nasıl olur da hüznün ve huzurun aynı anda olabileceğini görmezden geliriz?

Çok sevilen bir şehirden veya insandan ayrıldığımızda, dönüşü olmayacak yollara girdiğimizde,  kararsız bir durumun seçim aşamasında içe amansızca çöken yükün ağırlığından korkarız. Dilimizin ucuna gelen herhangi bir sözcükle ifade edilemeyecek bu tuhaf hisle nasıl baş etmesi gerektiğini bir türlü anlamayız. O an sanki her şey sizden uzaklaşır da bir başına kalıverirsiniz. İç sesiniz de bir köşeye çekilmiş neler olacağını bekler. Nasıl çeksem de kurtulsam şu tuhaf histen derken; zamanın yavaşlamış sesinin arka fonda çaldığını hissedersiniz. İşte bu ses bir yerlerden huzuru çağrıştırır. Söyledim ya nasıl olduğunu bilmiyorum. Ama bir düşünün. Kendinizdeyken dağılmayı, dağılırken her bir parçanızın nasılda uzaklara gitmek ve oralarda nasıl da huzur bulmak istediğini…

Uzaklara ama çok uzaklara gitmiş bir parçanın hala size ait olduğunu düşünür müsünüz? Uzakların sesine değmiş, uzakların kokusuna bulaşmış her parçanın biraz yabancısı değil miyiz? Zamanda yol almak cesaret ister, sonrasında değişimleri karşılayabilmekse sabır.

Hüznün insana sirayet ettiği bir durgunluk hali olur. Bu durum hayata olan bakışımızı keskinleştirir.  Nasıl durgun bir suyun tabanı daha belirgin görülebiliyorsa hüzün de durumlar, ilişkiler ve olaylar üzerindeki perdeyi kaldırarak benzer etkiye neden olabilir. İnsan hüzünlendikçe daha sert basar ayakları yere. Belki dünyaya daha sert bakıyor olduğundan belki içsel bir kendini savunma…  Çok mutlu olan birine söyleriz ya hani “Ayağın yerden kesilmiş” işte hüzün insana tam tersi bir etki yapar. İçeride fırtınalar, duygular kasıp kavruluyorken dışarıda demir pençe kesilebilir. Hüznünün ağırlığını taşıyan birine sorsan nereye gidiyorsun diye bilmiyorum ki gidiyorum işte der, hangi yola çıkarsa.

Bilir misiniz insan hüzünlüyken kendinden çok uzaklara kısa sürede gidebilir. Hüzün dış dünyayla olan bağlantıyı yavaşlatırken iç dünyayla olan ilişkiye ivme kazandırır.  Yıllar yıllar önce üzerini örtüp kaldırdığınız olayları çıkarabilir, hiç duymamış olmayı istediğiniz sözcükleri fısıldayabilir, çıkmamış olmayı tercih edeceğiniz yolları hatırlatabilir. Sizle uğraşır yani epey. Ama tüm bunların yanında kendinizle olan yolculuğunuza derin bir anlayış getir. Hüzün bir noktada kendi gerçeklerinin sınırını görmektir. Kendine filtresiz bakabilmektir.

Hüzün insanı kendi sahici varoluşuna döndürür. Orada rütbeler, dünyanın iktidar işaretleri sökmez. Neysen, osun hüzünle beraber.

Prof. Dr. Kemal Sayar

Hüzün imitasyon mutluluklardan, gösterişli ama içi boş kahkahalardan, var ama yok insanlardan daha gerçek daha huzurlu değil midir sizce? Hüzün insana kalıpların dışından bakmayı öğretir. Hem kendine hem başkalarına olan farkındalığı arttırır. Ama demeye başlar insan. Her durumun her koşulda geçerli olamayacağını; her insanın farklılıkları, yaraları ve içine sığdıramadıkları ile özel olduğunu gösterir.

Peki bu farkındalıklar nasıl ortaya çıkabilir? Kendini keşfettikçe… İnsan kendini keşfettikçe, neyi neden yaptığını; duygularını anlamlandırdıkça da diğerlerine hak vermeyi yani onları anlamaya başlar. Belki insanın kendini keşfetmeye yakın olduğu yegane noktalardan biri hüzünlü anlarıdır. Söylemiştim ya insan çok mutluyken ayakları yerden kesilir ve böylece kendi derinliklerinden uzaklaşır. Mutluluk çok güçlü ama bir o kadar da yüzeysel bir duygudur. İçinde uzun süre tutamazsın. Etrafa savurup saçmak istersin. Çok konuşursun mesela. Hareketlerin kontrolünün dışındaymış gibi hissedersin. Elbette tüm bunlar mutluluğun kötü bir şey olduğunu ya da hüznün sadece övülebilir bir şey olduğu anlamına gelmez. Bununla birlikte hüzün de mutluluk kadar sahici, mutluluk kadar bize ait bir şey. Her insanın hüznü gerekli, değerli, bir o kadar da anlamlı. Şair Hilmi Yavuzun dediği gibi:

Hüzün ki en çok yakışandır bize, belki de en çok anladığımız…

Şair Hilmi Yavuz

Okuduğunuz içerik sevgiyle oluşturulmuştur ❤️

2 Yorum

  1. Yasemin dedi ki:

    Hüznün hayatımızdaki yerini anlatırken öyle güzel bir yerden tutup yakalamışsın ki duygusal betimlemelerinle, anlattıklarını daha çok içselleştirmemi sağladığını hissediyorum. Zor olaylarda dünyayı kavrama şeklimin değiştiğini biliyordum ama artık hüznümden hemen kurtulmak İçin çabalamaktansa onu sahiplenmeyi ve derslerini iyice benimsemeyi hedefliyorum. Teşekkürler 😊

    1. Beyza Atagün dedi ki:

      Hüzne bakışını anlamlandırdığın ve böylece onu değerli kıldığın için asıl ben teşekkür ederim 🙂

Başa dön tuşu