ÖnerilerSorular

“Eyvah! Üniversite Tercihleri” Psikolojisi ve Stresi

Çağımızın ve günümüz dünyasının şartlarına bakacak olursak sınavlar hayatımızın büyük bir yerini kaplamış durumdadır. Peki neden? Aslında sadece seçilmemiz için ya da seçmemiz için yapılan bu sınavlar neden bizleri bu kadar derinden etkiler? Sevgili öğrenciler unutmayın ki  bu soruların altında tamamen toplumsal baskılar ve öğrenilmiş duygular yatmaktadır. İyi bir puan, iyi bir meslek, iyi bir gelecek gibi ordan burdan duyma ama toplumda hüküm sürmüş yargıları, yargılarınızı kırmaya geldim. Sizlere bu yazımda üniversite tercih dönemi psikolojisinden ve bu süreçte bizleri ve ailemizi derinden etkileyen istemeden de olsa yaşadığımız stresden bahsedeceğim. 

Kaygı Yaratan Durumlar

Öğrenciler için sınav öncesi ve sınav anı ne kadar önemliyse sınav sonrası yapılacak tercihler de bir o kadar daha önemlidir. Sınav bittikten sonra yerini tercih dönemi stresine ve gelecek kaygısına bırakır. Maddi olarak sıkıntı çeker miyim, ailemde takdir görür müyüm, çevrem benim hakkımda ne düşünür? Gibi sorular tercih dönemi kaygısının getirdiği sorulardır. Oysa elde etmek istediğimiz şeyi gerçekleştirmiş olsak bu duygular, kaygılar tamamen sönmüş oluyor olcaktı. Kısıtlı bir zaman dilimide olsa bu süreci en güzel şekilde değerlendirmek çok önemlidir. Özellikle aileler bu dönemde çocuklarına karşı baskıcı olmamalıdırlar çünkü bu aşamada en ağır görev öğrencilere düşüyor.

Öğrenciyi sınav bitince karamsar bir psikoloji kaplar ve “Ya istediğim yer tutar ya da sınava tekrar girerim.” diye bu duygular arasında gelgitler yaşanır. Bazı öğrencilerde de sonuçlar açıklandıktan sonra da neresi tutarsa tutsun yazıp gitmeliyim üniversite sınavı için artık çalışmak istemiyorum psikolojisi oluşur. Aslında bu durum, seçeneksiz kalmaktan dolayı olana boyun eğmek dediğimiz öğrenilmiş çaresizlik durumudur. Öğrenilmiş çaresizlik, organizmanın davranışlarıyla olumsuz bir sonucu kontrol edemeyeceğini öğrenmesinden sonra, davranışlarıyla olumsuz sonucu ortadan kaldırabileceği durumlarda gereken çabayı gösterememesi olarak tanımlanır (1*) .

Sevgili öğrenciler bu gibi durumlarda gerçekten ne istediğinizi düşünmelisiniz. Sizin hayatınız, sizin yaşamınız, sizi sizden daha fazla anlayabilen kimse yoktur bunu asla unutmayın. Artık ipleri elinize almanızın vakti geldi .

Kendinize nasıl bir gelecek inşa etmek istiyorsunuz? Bu soruyu kendinize içtenlikle sorun. Kariyeriniz için gerekli adımları atın ama adımları öyle bir atın ki kimse bir şey diyemesin. Kararınızın arkasında durun! Gerçekten 1 yıl daha çalışıp hedefinize odaklanıp istediğiniz hedef doğrultusunda devam etmek mi yoksa 1 yıl daha fazla çalışmanın hem psikolojik hem de manevi açıdan sizin için uzun soluklu ve yorucu belkide başaramayacağınız bir yol olduğu için tercih yapmak mı? Eğer tercih yapmayacak ve mezuna kalacaksanız sebebiniz açık açık şu olmalı: “Ben bu sınav sonucumdan daha iyisini yapabilirim. Aksilikler oldu ama 1 sene daha çalışırsam kendimi kendime kanıtlamış olurum”. Sebebiniz sadece bu olmalı, sebebiniz annenizi, babanızı ya da akrabalarınızı memnun etme çabası asla olmasın. Kendinizi şartlandırmayın doktor, avukat, mühendis olcaksınız ya da en iyi üniversitelerde okuyacaksınız diye de bir olay yok. Hayatın sizden neler alacağını ya da neler vereceğini bilemezsiniz. Kariyer ve gelecek dediğiniz şeyin her bir taşını siz yerleştiriyorsunuz. Mükemmel olanı toplum yargıları belirlemez siz kendiniz belirlersiniz. 

Başkalarını mutlu etmek için hedeflerinizden asla vazgeçmeyin. Birçok öğrenci vardır ki üniversitede istemeden ya puanı tuttuğu için ya da ailesi öyle istediği için istemedikleri bölümleri okumak zorunda kalıyorlar ve ne oluyor biliyor musunuz? Bölümü bırakanlar, ya da bölümü sevmediği için notları düşük olduğu için sınıfta kalanlar ya da bölümü bitirse dahi diplomayı bırakıp başka alanlarda kendine iş bulanlar insanlar haline geliyorlar. Bunu kendinize asla yapmayın. Mutlu bir gelecek sadece hayal etmekle olmaz sizde elinizi taşın altına koymalısınız.

Tercih Listesini Oluşturmak

Dikkat etmeniz gereken en önemli husus psikolojik baskı olmadan, içinde bulanacağınız bölümü kendinize ait hissetmek olmalı. Kendi ilgi ve yeteneklerinize göre bir tercih listesi oluşturmayı unutmayın çünkü geleceğe yönelik adımlar atıyorsanız bu sizin için önemli bir kriterdir. Tercih listesinizi oluşturmak için acele etmeyin bu süreçte gözlem yapmanız çok önemlidir. Daha önce hiç düşünmediğiniz mesleklerde bile araştırma yapıp uzman kişilerle konuşup tavsiyeler almanızı öneririm. Ufkunuzu genişletin ve belirli alanlara takılıp kalmayın. Günümüz şartlarıyla bakmayın hiç bir şeye, çünkü minimum 4 sene sonra mezun olcağınızı varsayarsak bu yüzden anlık düşünmemek lazım. Kendinize istediklerinizin dışında ikinci bir yol daha bırakın ki azizliğe uğramayın. Muhakkak alanında ki profesyonel kişilerden de fikir almayı unutmayın.

Mezuna Kalacak Öğrencilere Tavsiyeler

Baktığınız zaman sistem size ikinci üçüncü hatta dördüncü bir şans bile tanıyor ve şansı değerlendirip değerlendirmemek ya da kullanıp kullanmamak da tamamen sizin elinizde. Unutmayın ki tekrar denemek ya da daha iyisini yapmak için çabalamanın ve savaşmanın hiçbir zararı yoktur. Kendinizi bu süreçte demoralize etmemeli ve sadece yapacağınız işe odaklanmalısınız. Arkadaşlarınız ve etrafınızdakiler üniversiteye başlamış olacaklar, bu durum sizin başta canınızı acıtabilir ancak unutmayın ki başarı için savaşmak başta canınızı acıtır ama kanatmaz sonrası da zaten istediğinizi elde etmektir. Yaklaşık 1 yıllık bir periyota sahipsiniz ve bu süreci çok iyi bir şekilde değerlendirmelisiniz. Hatalarınızdan ders almalısınız.

Bir önceki sene kullandığınız aynı yöntemle devam etmeyin, belli ki bazı yerlerde hatalarınız var. Eksikliklerinizi ve fazlalıklarını çok iyi analiz etmelisiniz. Eğer hala nerede eksiklikleriniz var bilmiyorsanız ve kazanma stratejisine sahip değilseniz sınavı tekrar denemeyi aklınızdan geçirmeyin. Denemekten zarar gelmez gibi de düşünmeyin unutmayın daha kötü bir sonuçlada karşılaşabilirsiniz. Çevrenizdeki kimseden etkilenmeyin, ” Kızım/oğlum mezuna kalırsan sen daha yüksek yaparsın, kızım/oğlum sen mezuna kalma zaten çalışmıyordun hiç çalışmazsın”. Bu süreçte birazcık yalnız kalmak ve kendi başınıza düşünmek çok önemlidir. Başta da söylediğim gibi sizi sizden fazla kimse tanıyamaz bu yüzden bu yola başarabileceğinize inanıyorsanız girin. İnancınızı ve heyecanınızı kaybetmeyin çünkü bu süreçte bu ikisine fazlaca ihtiyacınız olcak, Albert Einstein’ın da dediği gibi coşku, zekadan daha önemlidir.

Ailelere Not

Sevgili aileler çocuklarınızın iyiliklerini isterken onlarında kendi fikirlerinin olduklarını unutmayın. Çocuklarınızla olan iletişiminizi bu tercih döneminde daha sıkı ve empati kurarak gerçekleştirin. Çocuklarınız için iyi bir kariyer düşünürken onların da mutluluğunu göz ardı etmeyin. Sınav sonuçları iyi veya kötü olabilir onları suçlamayın ve asla yargılamayın. Olmuş bitmiş ve sonucunu değiştiremeyeceğiniz sınav sonucu için kalpleri kırmayın. Unutmayın ki sınav sonucu, iyi bir üniversite veya iyi bir meslek iyi bir geleceğin garantisi değildir. Başarıya ulaşmak kişinin kendisine olan inancındadır. Bu yüzden onları inançları, azimleri ve hırsları konusunda teşvik edin. Çocuklarınızın hatalarını değil onlara sunabileceğiniz çareler bulun. 

Sevgili öğrenciler umarım sonuçlarınız istediğiniz gibi gelir ve kalbinizin ve kendinize olan inancınızın götürdüğü yerden gidersiniz. Sıkıntı ve stresden mümkün olduğunca kendinizi sakının, bu süreci en rahat şekilde atlatıp yolunuza devam etmenizi içtenlikle tüm kalbimle isterim. Hoşça kalın…


1* https://kisiselbasari.com/kisa-kisa-ogrenilmis-caresizlik.html


Okuduğunuz içerik sevgiyle oluşturulmuştur ❤️

Başa dön tuşu