Evrimsel Psikoloji

Evrimsel Psikoloji: İnsan Davranışının Kökenleri

Evrim ve Psikoloji

Evrim kısaca “değişim” anlamına gelmektedir. Evrenin milyarlarca yıllık bir geçmişi olduğunu ve bu geçmişte canlı ve cansız bütün varlıkların bir değişim içerisinde olduğunu savunur. Charles Darwin evrim ile ilgili görüşlerini ortaya atarak biyoloji bilimine yeni bir yaklaşım getirmiştir. Bu görüşe göre insanın tüm uzuvları ve organları evrime göre şekillenmiştir. Peki bu fiziksel değişim sırasında beyne ne oldu? Beyin nasıl şekil aldı? İşte bu soruların cevabını bize bilişsel psikoloji ve evrimsel biyolojinin birleşiminden oluşan “Evrimsel Psikoloji” alanı verecektir.

Evrimin Psikoloji Üzerindeki Etkileri

Bilişsel yapılar da tıpkı fizyolojik yapılar gibi hayatta kalma ve üreme başarısına hizmet edecek şekilde değişime uğramıştır. İnsan kendine tehdit oluşturan bir durum için öncelikle problemi seçer, bu probleme tepki verip vermeyeceğine karar verir ve tepkiyi oluşturur. Eğer bu tehlikeye karşı başarılı bir adaptasyon bulduysa zihinsel gelişim sağlanacak ve gelecek nesillere aktarılacaktır. İşte insanın zihinsel adaptasyonu bu şekilde oluşur. Bu işleyişe bir örnek verecek olursak: İnsanlarda “kıskançlık” olarak adlandırdığımız bir tepki gelişmiş. Bu tepki demek ki üreme başarısına etki etmiş ya da eşlerini elde tutmayı sağlamış ki geçmişten günümüze kadar değişime uğrayarak gelmiş. Yani kişi eşini elde tutma adaptif problemine karşı kıskançlık şeklinde adaptif bir çözüm oluşturmuştur.

Bunun gibi günümüzde gerçekleştirdiğimiz bazı davranışlarımızın temelinde evrimsel tarihimiz yatar. Bir tehlike ile karşılaştığımızda savaş ya da kaç tepkisi veririz. Ya da hiç karşılaşmadığımız halde tehlikeli olduğunu düşündüğümüz için bir yılandan korkabiliriz. İşte bu içgüdülerimizin temelini soy büyüklerimizden kalıtımsal olarak alırız. Örneğin: çoğu insan rüyalarında boşluktan düşmekte olduğunu görür. İşte bu ırksal hatıralarımızdan biridir. Ağaçlarda yaşayan soy büyüklerimiz için düşme tehlikesi her zaman vardı. Çoğu feci bir düşme tehlikesi yaşamış son anda bir dala tutunup kendini kurtarabilmişti. Bunun yanında bir çoğu ise hayatını bu şekilde kaybetmişti. Bu şekilde önlenen feci bir düşüş, şok etkisi yaratıyordu. Bu şok da beyin hücrelerinde bazı moleküllerde değişimlere sebep oluyor ve bir sonraki kuşakların beyin hücrelerine aktarılıyordu. Biz de rüyamızda yaşadığımız düşme hissi ile soy büyüklerimizin geçmişine ortak oluyoruz (1*).

Her içgüdü, bir ırksal hatıradır.

Jack London

Evrimsel Psikoloji ve Çevre İlişkisi

Kalıtsal mirasımız olan bu içgüdüleri ortaya çıkaran en önemli etken tabi ki çevredir. Çevresel etkenler bizim ihtiyaçlarımıza göre uyarladığımız bu davranışları öğrenme merkezimizdir. Yine bir örnekle devam edelim. Evrimsel olarak insanlar karanlıktan ve yalnız kalmaktan korkmaya meyillidir. Çünkü geçmişte soy büyüklerimiz karanlık zamanlarda ve yalnızken çevreden gelecek tüm tehlikelere açıktı. Bu durum onların hayatta kalma içgüdülerine karşı bir tehdit oluşturuyordu. Karanlık vakitlerde sosyalleşerek, beraber olup birbirlerine destek sağlayarak tehlikelerin üstesinden gelmeyi başardılar. Tehlikelere karşı buldukları bu yeni yöntemle beraber bilişsel bir değişime uğradılar. Bu uyum başarısı kalıtsal olarak günümüze kadar geldi ve insanın sosyalleşme ihtiyacı ortaya çıktı. Coğrafyanın da etkilediği bu olaylar nesilden nesle aktarılarak kısmen kalıcı bir davranış örüntüsü oluşturdu (2*).

Özetle hayatta kalma ve üreme ihtiyaçlarımızı etkileyen belirli bir adaptif problemi çözmek için fiziksel olarak oluşan değişimi evrim olarak adlandırıyoruz. Yine bu adaptif problemi çözmek için oluşturduğumuz zihinsel ve sinirsel değişim ise psikolojik adaptasyondur. Yaşanılan psikolojik adaptasyonun geçmişten günümüze aktarılan insan davranışları üzerindeki etkisi ise evrimsel psikoloji ile açıklanmaktadır.


Kaynakça:

  1. London, J. (2019). Adem’den Önce. İstanbul: Türkiye İş Bankası
  2. Winston, R. (2010). İnsan İçgüdüsü. İstanbul: Say

Okuduğunuz içerik sevgiyle oluşturulmuştur ❤️

Başa dön tuşu