AraştırmalarDenemeler

Büyük Çıkmazımız: Acı Paradoksu

Paradoks, ilk bakışta doğru olan bir ifade veya akıl yürütme etkinliğinin bir çelişki oluşturması, kişileri çıkmaza sürüklemesidir. Paradoksal bir ifade ya da düşünce kendi içindeki bu çıkmazını, kendi dışında bir açıklamaya yönelmeden ya da ek öncüle ihtiyaç duymadan çözememektedir.

(1*)

Bu nedenle paradoksal önermeler, ‘ya doğru ya yanlış’ olarak ifade edilebilecek bir durumu değil, durumlara neresinden baktığımız ile doğru ya da yanlışlığı göreceli olguları açıklar. Dolayısıyla
böylesi önermelerin paradoksallığı, çıkmazlardan birinin seçimi ile de çözülememektedir. Öyle ki paradoksal ifade; doğru kabul edildiği zaman yanlış, yanlış kabul edildiği zaman da doğru olmakta ve bu nedenle küçük bir bakış açısı değişikliği ile bizi tam tersi görüşe sürükleyebilmektedir. Zira farklı bakış açılarına ilişkin olarak paradoksal ifadeye verilen yanıt da farklılık göstermektedir. İşte bu durumun fark edilmesi, esasında düşüncenin başlangıç noktasının da fark edilmesidir. İşte tam da bu yüzden paradoks hemen varılan bir süreç değil aksine zihinsel olarak sürekli yolda olma durumudur. Bu sebeple amacımız, paradoksun -problemin- ne olduğunu, bizi neden çıkmaza sürüklediğini, yani sorunun temelini anlayabilme çabası olmalıdır.

Peki travmalarımız paradoksa dönmeye her zaman mahkum mudur?

Bunun cevabını uzatmadan hemen vermek istiyorum. Hayır, değildir. Paradoksların talihi tek bir doğrusunun olmaması hatta genel-geçer bir doğrusunun olmamasıdır. Travmaları ya da akut stres yaşantılarımızı paradoksa çevirmemek ise bizim elimizdedir. Bunu kendimiz başaramayacağımızı düşündüğümüz zaman yardım alarak üstesinden gelmek de her zaman iyi bir seçenektir.

İçinde bulunduğunuz gerçekleri kabul etmek: İşte acı paradoksu tam da burada gündeme gelmektedir. Taşı kaldırıp altında rahatsız edici şeyleri gördüğünüzde taşı yerine koyup gidebilirsiniz ya da orada göreceklerinizden korkacağınızı bilseniz bile ‘Benim işim bu taşları kaldırıp altına bakmaktır’ diyebilirsiniz. Çünkü bu acılardan kaçtıkça acılar azalmayacak, sadece anlık olarak bir paspasın altına sürülecek, kaçmadıkça da acı çekmemize neden olacaktır. İşte paradoks burada başlamaktadır. İkinci seçeneği seçtikçe, belki anlık olarak hiç de hoşlanmayacağınız duygular, düşünceler ile yüzleşeceksiniz. Fakat uzun vadede bu duygularla etkili başa çıkmayı öğrenebilecek, zamanla, durumun da etkisi ondan kaçtıkça değil üzerine gittikçe hafifleyecektir. Burada asıl sorumuz ‘kısa vadede kısa rahatlık mı? uzun vadede uzun bir rahatlama mı?’ olmalıdır. Acı paradoksu, diğer paradokslar gibi çözümsüz bir paradoks değil aksine üzerine eğilirsek uzun vadede mutluluğu yanında getiren bir paradokstur.

Yazıyı şunu söyleyerek bitirmek istiyorum. Yaşamımızda sürekli göreceğimiz bu gibi ikilemlerin tek bir çözüm noktası olmadığını, herkesin paradoksunun ve yanıtının biricik ve öznel olduğunu aklımızdan çıkarmayalım. Böylece ‘kendi’ doğrumuza ulaşabiliriz…


Kaynakça

  1. DURHAN, G., “Bir Mantık Problemi Olarak Paradoks”. Mantık Araştırmaları Dergisi 2 (2019 ): 21-37

Okuduğunuz içerik sevgiyle oluşturulmuştur ❤️

Başa dön tuşu